less than

  1. -den daha az.
    in less than no time: bir anda, göz açıp kapayıncaya kadar.
'den az olmamak koşuluyla
(a) en az, …'den aşağı değil, ta kendisi.
He is nothing less than a thief: Hırsızın ta kendisidir/Hırsızın
biridir.
You should ask nothing less than $1000 for your car: Araban için bin dolardan az isteme. (b) … ile bir, aynen, tıpkı, âdetâ.
He resembled nothing less than a bandit: Tıpkı bir hayduda benziyordu
… ile aynı/bir.
It's nothing more or less than a murder to send him without a gun to catch the criminal:
Onu silahsız olarak katili yakalamaya göndermek cinayettir.
(demiryolu , US) parça eşya sevkıyatı
parça eşya teslimatı
(US) parça eşya
parça eşya sevkıyatı
parça eşya trafiği
çok kısa zamanda.
(US) parça eşya
tam kamyon yükü olmayan
parça eşya tarifesi
zararına
yapmaya pek hevesli olmamak Verb
…den bir farkı olmamak Verb
yüzden aşağı bırakmam
bir aydan az bir süre içinde
hakiki değerden eksiğine sigorta
hakiki değerinden eksiğine sigorta
1970 yılları başındaki seviyenin üçte birinin daha aşağısında olmak Verb
… gibi bir … bile Adverb
bizzat o (kimse/şey).
No less a person than the King: Bizzat Kral.
London is no less expensive
than Paris: Pahalılıkta Londra Paristen aşağı kalmaz.
He writes with no less knowledge than clarity: Bilgili olduğu kadar da açık bir dille yazıyor.